Meridyen Eğitim Kurumları

Dr. Ahmet Bekaroğlu


YAPILACAK OLAN

Halâ daha, müslümanlar hangi teknolojiyi icad ettiler, hangi ilacı buldular?' diye câhilâne ifadeler kullanılıyor.


Ben de diyorum ki, siz Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi eski hocalarından Prof. Dr. Mehmet Bayraktar Hocamız'ın  'İslâm'da Bilim ve Teknoloji Tarihi' isimli eserini okusanız, böyle câhilâne ifadeler kullanmazsınız. Tıp Bilimciler, elbette hastalıklara çare bulmak için çalışıyorlar. Ama siz, bundan önce insanlığa 'Güzel Ahlâk'  öğretmek zorundayız. Bir hastalığın tedavisini bulursunuz, ama yeni bir belâ insanlığın önüne konabilir. Bunun için insanlığın, her şeyden önce 'Güzel Ahlâk'a ihtiyacı vardır. 

'Müslümanların bilime ve alt dalı olan tıbba hizmetlerine' gelince, bir defa batı üniversitelerinde beş asır kitapları okunan, batıdaki tıbba temel teşkil eden  ve tıp bilimine 'El Kanun Fi't Tıp' isimli eserini sunan ve bizde bazı üniversitelere ismi de verilen   İbn-i Sina'yı nasıl olur da görmezden geliriz?. Ayrıca Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın 'Marifetname' isimli eseri asırlarca tedavi kaynağı olduğunu gözardı etmemeliyiz. Yukarda da bahsettiğim gibi bu konuda yeterli bilgi için  Ankara Üniversitesi  İlâhiyat Fakültesi eski öğretim üyelerinden Prof. Dr. Mehmet Bayraktar Hocamız'ın bir dönem gazetelerimizin okuyucularına promosyon olaak verdiği, 'İslâ'mda  Bilim ve Teknoloji Tarihi' isimli eserinde çok geniş bilgi verilmektedir.  Bugün batılı tabibler de son belâ virüsünün çaresini bulamadı, nerede ise bir asır oldu kanseri bile çözemediler. Evet tıp bilimcilere ihtiyacımız var, onların şu aşamada keyiflerini kaçırmayalım, ama bırakın tedaviyi tanısı bile konulamayan hastalarımız ve hastalıklar var. Bir yakın akrabam var, hastalığı giderek artıyor, çocuk hastalıkları konusunda beş sene önce ülkemizde en gözde bir tıp fakültesinde uluslar arası tabibler sempozyumu toplantısına çağrıldı, ama çocuğa bu alandaki yerli ve yabancı tıp profesörleri, bırakın tedaviyi  tanı  bile  koyamadılar. Annesi ne yapıyor biliyor musunuz? 'Denize düşen; yılana sarılır' misali, ülke sathında her nerede bir nuskacı ismi  duyuyorsa o şehre gidiyor, ev kiralıyor, o nuskacının istediği kadar o şehirde kalıyor ve paralarını boşuna harcayıp duruyor. Ne yapsın anne? Olmayacak yerden bile medet umuyor. Ben de diyorum ki, tıp bilimi tüm hastalıkların çözümünü buldu da, insanlar nuskacılara gitmeye devam mı ettiler? Doktorlar çözümü bulsun, halk da yer altına sığınan bu yalancı nuskacılara gitmesin. Son virüste de, 'dışarı çıkmayın, tokalaşmayın' diye bize tedbir öneriyorlar, ne kadar da güzel, yararlanıyor  ve faydasını görüyoruz,  ama yeni virüsü kapanlara bir şey yapılamıyor. Yani tüm  hastalıkların çözümü, tedavisi bulunmuş değil. Yapılacak olan bugün, 'müslümanlar ne icad etti?', 'müslümanlar hangi ilâcı buldu?' demek değildir. Bunun aksine sağlık çalışanlarımızın yanında yer alıp, insanları ötekileştirmeden, onlara yardımcı olmak ve onlara dua etmektir. Bir de kısa vadede bu hastalıkan korunmak ve uzun vadede de insanlığa; 'Güzel Ahlâk' öğretmektir..